Op. Dr. Âzer Aras Uluğ
TürkçeEnglishGermanArabiaRussian
Menü

Vajina Temizlenmeli Mi?

Vajina Temizlenmeli Mi?

Genital bölgenin hijyeni için toplum olarak neler yapıyoruz? Bununla ilgili olarak ta nelere dikkat ediyoruz? Biz uzmanlar olarak neler öneriyoruz?

Vajina Temizlenmeli Mi?

Genital bölgenin hijyenini çok mu abartıyoruz? Bütün bu soruların cevaplarını bulabilmek için öncelikli olarak genital bölgenin anatomisi, hücre yapısı ve doğal yapısında neler olduğunu bilmemizde yarar var. Bu bölümler öncesinde anlatıldığı için burada değinmeyeceğim.

Vajina Bakımı Nasıl Yapılmalı?

Vajina ve vulva genital sistemin iki ana bölümüdür. Vajina bakımınıda ayrı ayrı konuşmakta yarar var. Zira her birinin epitel dediğimiz hücre yapısı, doku katmanları, nemliliği, flora ve ph seviyeleri birbirinden farklıdır. Böyle olunca da temizliğini ve bakımını ayrıdır. Vajina ıslak ve nemli bir organdır. Vulva ise kuru ve deri ile örtülü kıllarla kaplıdır.

Fizyolojik Akıntı Nedir?

Vücudumuzun bazı organlarında ıslak ve mukoza dokusunun bulunduğu alanlar vardır. Bu bölgelerin normal işleyşini sağlayabilmesi için salgı ile beslenmesi (ağızda tükrük, burunda burun salgısı, gözde gözyaşı gibi) gerekir. Vajinal salgının dediğimiz akıntı genç kızlıkla birilikte başlar. Hemen her gün vardır.

Kokusuzdur ancak bazen gün içinde terle karışıp koku yapabilir veya külotta çok kalınca sararıp koku yapabilir. Ama ilk aktığında kokusuzdur. Rengi şeffaf-beyaz renklidir. Buna fizyolojik akıntı deriz.

Fizyolojik akıntı, rahim ağzı salgılarıyla, laktobasillerin ortamda bulunması ile birlikte kendini yenileyen vajina dokusundaki artıkların atılmasından ibarettir. Aslında önemli bir işlevi vardır. Bu akıntının miktarı rahim ağzında bulunan salgı hücrelerinin sayısı, rahim içi araç kullanımı, kadındaki östrojen hormonunun kan seviyesinden etkilenir. Bazen fizyolojik akıntı ped kullanımı gerektirecek kadar fazla olabilir.

Fizyolojik akıntı adet döngüsünün her gününde var olabileceği gibi yalnızca belli günlerde ortaya çıkabilir. Yumurtlama döneminde rahim ağzından yumurta akı kıvamında, lastik gibi uzayabilen berrak bir sıvı salgılanır ve bu sıvı kadın tarafından çoğunlukla hissedilerek “akıntı” olarak nitelendirilir.

Vajinal Flora (Mikrobiyota)

Vajina ıslak ve nemli bir organıdır. Vajinanın kendine ait doğal bir florası vardır. Fizyoljik akıntı içerisinde belli bir oran ve dengede mikroorganizma (yararlı bakteri) barındırır. Ve bu bakteriler koruyucu görev yaparlar. Vajinal florada yüzlerce bakteri ve daha az sayıda mantar (candida) bulunur.

Yaklaşık 20 ye yakın bakteri türü tanımlanmıştır. Tüm kadınlarda vajinal mikrobiyota vardır. Ancak her kadının vajinasında ki mikrobiyotasının içeriğindeki bakteriler ve oranları birbirinden farklıdır. Ayrıca aynı kadının genç kızlık, gebelik, yetişkin kadınlık ve menopoz döneminde de mikrobiyotasında değişimler oluşur.

Genç kızlık ve menopoz dönemlerinde mikbiyotatada laktobasil oranları daha düşüktür. Ağrıklıkla lactobasillus çubuk bakterileri bulunur. Meraklılarına isimlerini buraya yazıyorum. L. Crispatus L. Gasseri L. Rhamnosus L.İnners L. Jensenii Peptoniphilus spp.

Vajinal mikrobiyota etnik köken, seks hormonları, doğum kontrol hapları cinsel davranışlar, vajinal duş, beslenme, sigara kullanımı, sosyal ortam, genetik yapı gibi çok sayıda faktöre bağlı olarak dinamik bir bakteri topluluğudur.

Vajinal pH yani asidite değeri 4-4.5 arasındadır. Bu değeri lactobabacillus türü bakterilerin ürettiği laktik asit, yağ asitleri ve organik asitler sayesinde oluşur. Organik asitleri vajinada anaerobik dediğimiz bakterilerin aminoasit fermantasyonu sonucu oluşturur. Organik asitlerde bakteriyal proteinleri katabolize eder. Sağlıklı vajina mukoza hücrelerinde bulunan glikojen birçok bakteri türü için özellikle laktobasiller için besin kaynağıdır.

Vajinal ekosistemdeki her hangi bir öğenin değişmesi çeşitli türlerin oranlarının değişmesine neden olur. Örneğin menopozda Fsh hormonu artarken E2 hormonu da düşer. Bu da vajina epitel hücrelerinde glikojenin düşmesine dolaylı yoldanda, vajinal pH’nın asidik özelliğinin bozularak 6-7 gibi bir değerlere yükselmesine neden olur.

Postmenopozal östrojen tedavisi dediğimiz Hrt: Hormon replasman tedavisi yani yerine koyma tedavisi ile vucütta azalan östrojen ve progesteron hormonu tedavisi verilir. Bu tedaviyi alan kadınlarda ve üreme sistemini adeta bir bariyer gibi koruyan laktobasil yoğunluğununun artışı olur.

Eğer vajinal ekosistem dengede ise akıntı, yanma, batma, kaşıntı ve kötü kokulu akıntı gibi şikayetleriniz olmayacaktır.

Tabi ki menstrual döngünün belli dönemlerinde, vajinal akıntıda miktar, yoğunluk ve kıvamında farklılar olabilir. Hormonal düzeylere bağlı olarak değişiklikler olacaktır. Ve normaldir. Bu akıntı kokusuz şeffaf veya beyaz renkli, kıvamı değişken, bazen sulu bir yoğurt gibi bazen pişmemiş yumurta akı gibi olabilmektedir. Ve aslında bu her kadında olan fizyolojik bir akıntıdır. Külotta kaldıkça sararmaya ve kokmaya başlar ve buda normal bir olaydır. Siz ne zamanki dışardan yapmamanız gereken bir şey yaparsanız vajinal duş, günlük ped kullanımı, antibiyotik kullanımı, bağışıklık sistemi hastalıkları, kötü hijyen v.b.

Vajinal ekosistemin dengesi bozulacak o zamanda vajinal enfeksiyonlara daha açık hale gelirisiniz. Çünkü vajinanız doğal savunma mekanizmaları bu ekosistemde florada gizlidir.

Vajinal Duş Nedir?

Vajinanın içerisinin su veya bu amaçlı pazarlanan ürünlerle yıkanması işlemidir. VD, bizim gibi kültürlerde adet görme ve cinsel ilişki sonrası vajinayı pis olarak tanımlayan diğer kültürlerde yaygın olarak görülüyor ne yazık ki.

Türk kültüründe kadınlar adet görmeyi ve adet kanamasını pis olarak tanımlarlar. Türkiye'de VD oranı %43.9-64.5 arasıdır. Yani her 10 kadından 6’ sı Vd yapıyor. Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı tarafından 2014 yılında yapılan bir araştırmada, kadınların %79.20'sinin hijyen (%96.26),dini inanç (%52.86) ve hamileliği önleme (%12.74) gibi sebepleri öne sürerek vajinal duş yapıyor. Cinsel ilişki sonrası spermleri vajinadan uzaklaştırmak için vajinayı yıkama diye gebelikten korunma yöntemi yoktur.

Dahası akıl dışıdır. Daha ilişki anında erkek vajina içine boşaldığında penisten dışarıya ejakülat, vajina içine fışkırarak dökülmekte sizi banyoya koşup vajinanızı yıkasanız bile spermler çoktan rahim boynundan rahime ulaşmışlardır bile. Ayrıca meslek yaşamımda nice vajinismus tanısı olup ta eşiyle cinsel birliktelik yaşayamamış ama eşi vajina önüne boşaldığı için onlarca hamile kalmış kadında şahit oldum ki. Yani ilişki sonrası vajinanın yıkanması gereksiz bir uygulamadır.

Vajinal duş, yapılacak en büyük hatadır!

Vajinal duşu kadınlar neden yapıyor? Kendilerini temiz, sağlıklı ve iyi hissettiklerini, enfeksiyonlarını tedavi ettiğini, abdest almalarını sağladığını, partnerlerine olan ilgilerini artırdığını ve hamileliği engellediğini belirtmişlerdir. Ayrıca vajinal duşu kadınlar, hastalıklardan korunmak, adet dönemlerinde, cinsel ilişki ve jinekolojik muayene öncesi kendilerini temiz hissetmek, hoş olmayan kokuları azaltmak, yapanları taklit etmek, yeni deneyimlere ilgi, merak gibi sebeplerle cinsel ilişki sonrası vajinal temizlik için VD uyguluyorlar.

Türkiye Kadınların Vajinal Duş Yüzdesi Nedir?

50 yaş üstündeki kadınlarda duş alma oranı %61. 20-29 yaş grubunda VD oranı %43. Çalışan kadınların %61'i duş yapmadığını, işsiz kadınların ise %56,8'i duş aldığını görülmüş. Eğitim düzeyi ile VD sıklığı arasında ters bir ilişki var. Vajinal duş yapanların sadece su kullanma oranı %75 ve sabunlu su %18 idi.

Çoğu kadında annelerinden vajinal duşu öğreniyor. Birçok çalışma Vajinal duşun zararlı olduğunu söylüyor. vajinal ekosisteme koruyucu mukus katmanına, pH ya zarar vermektedir.

Povidon iyot ve sirkeli su gibi vajinal duşların her ikisi de vajinal enfeksiyonu artırarak yararı değil aksine zararı gösterilmiştir. Kısacası vajinayı yıkamayın. Sadece vulvayı onu da tuvalet sonrası sadece suyla ve ardından fazla nemini alıp kurulamak şartıyla. Araştırmalar bize sabunla yıkanmış bir vulva vajinanın HIV geçiş ihtimalini 4 kat artırdığını gösteriyor.

Bir çalışmada kadınlar partnerlerinin onları vajinal duş almaya yönlerdiğini gösterdi. Hiç te azımsanmayacak bir rakam %77. Doğrusu şu ki cinsel ilişki öncesi vulva yıkanmasının yeterli olduğudur. Gün boyunca üzerine çöken, nem, ter ve kokuyu uzaklaştırmak için su kafidir. Ayrıca vajinanın içinin ve vulvanın sabunla yıkanmasına gerek yoktur.

Vajinal pH ya destek amaçlı borik asit kullanımı çok zararlıdır. Borik asit vajinayı asidik hale getirdiği için değil, mantar ve bakteriler üzerine zararlıdır ancak vajina hücrelerine de zarar verir. Sadece ilaçlara dirençli mantar enfeksiyonlarında bakteriyel enfeksiyonlarda oluşan biyofilmi ortadan kaldırmak için hekim kontrolünde tedavide kullanılmalıdır.

Bazı çalışmalar, VD'un vajinal flora ve mikroorganizmaların üst genital sisteme yükselişi üzerindeki etkisini göstermiştir. Geçmişte VD, bakteriyel vajinozis, insan immün yetmezlik virüsü (HIV) ve klamidyal enfeksiyonlar, pelvik inflamatuar hastalık (PID),erken doğum, düşük doğum ağırlıklı bebekler, çocuk sahibi olamamak, dış gebelik, rahim ağzı kanseri ve AIDS ile ilişkili olduğunu gösteriyor.

Sık vajinal duş yapan kadınlarda vajinal kuruluk, vajinal bölgede yanma, genito-üriner enfeksiyon ve tahriş bildirilmiştir. Yine eski bir çalışmada, duş yapan ve yapmayan kadınlarda genital enfeksiyon oranları sırasıyla %53,5 ve %33.8 idi. Yani duş yapanlarda enfeksiyon oranı sanılanın aksine düşmüyor yükseliyor.

1990 yılında Brinton ve ark. Duş sırasında su ve sabun çözeltileri yerine ticari ürünlerin kullanılmasıyla rahim ağzı kanseri ve PID riskinin daha da arttığını buldular.

2006 yılında Akın ve ark. nın yaptığı bir çalışmada VD yapan kadınlarda çocuk sahibi olamama (%40.0),düşük (%47.3),erken doğum (%40.0) ve düşük doğum ağırlıklı bebek (%57.1) oranının yükseldiğini saptadı.

Duşun vajinal flora üzerindeki etkisi üzerine yapılan bir çalışmada, günde bir kez salin veya asetik asit ile duşun vajinal bakteri yapısını ve sayısını 10 dakika içinde azalttığı bulundu. Ayrıca, povidon-iyodin( ticari ismi baticon) benzeri bakterisidal ajanlarla duş almanın, Lactobacillus'u baskılayan patojenik organizmaların aşırı üremesini sağladığı gösterildi.

Dünya Sağlık Örgütü de 2012 yılında VD'un olumsuz etkilerini belirtmiştir. Sunay ve ark. Duş yapan kadınların, duş almayan kadınlara göre anormal vajinal akıntı riskinin yaklaşık 4 kat daha fazla gösterdiler.

Tüm bunlardan sonra VD kesinlikle yapmamak gerektiğini sanırım ifade edebilmişimdir. Neden bunca çalışmadan bahsettim. Ve bu satırları okumaya zorladın bizi dediğinizi duyar gibi oluyorum. Biz kültürel yapı olarak benimsediğimiz, alıştığımız, inandığımız şeylerden ne yazık ki kolayca vazgeçemiyoruz, bu kadar geniş araştırmayı özellikle belirttim ki olayın ehemmiyetini hep birlikte anlayabilelim ve doğal vajinal ekosistemin kendi kendini koruyan ve temizleyen bir düzende olduğunu bilelim.

Ona yapacağımız iyi niyetli temizliğin buna zarar verebileceğini bilelim. Tam da burada bir örnek vermek istiyorum vücudumuzda çokça dışarıya açılan ve kendi ekosistemi olan organlarımız var.

Göz gibi, kulak gibi, burun gibi. Ağız gibi… Bu organlarımızı suyla sabunla yıkamaya çalışıyor muyoruz? Siz hiç gözüne sıvı sabun damlatıp yıkayanı gördünüz mü? Yada ağzını sabunlu suyla çalkalayanı, hayal edince tuhaf kaçtı değil mi? E o zaman neden vajinamıza bu zulmü yapıyoruz.

Bu saydığım organların hepsinin kendine has özel savunma bariyerleri temizleme ve koruyucu sistemleri var. Biz doğal olana müdahale etmeyelim ve onu nasıl koruyacağımız yollarınız öğrenelim. Doğru olan bu aslında.

Vajinanın Dostu Laktobasiller

Vajinamızda zararlı bakterilere karşı savunmanda en temel mekanizma yine bizzat bakterilerin yer alır. Yukarda bahsettiğim laktobasil adı verilen bu bakteriler asit ortamda var olabiliyor ve çoğalma yapabiliyor. Vajina duvarındaki hücreler epitel hücresidir ve bu hücrelerin içinde glikojen (glikozun depo formu) bulunur.

Lactobasiller için glikojen besin kaynağıdır. Glikojeni kullanarak laktik asit oluştururlar. Bu sayede var olurlar. Hem kendi devamlılıklarını hem de vajinal pH seviyesini asidik seviyede tutulmasına destek olurlar. Her hangi bir nedenle laktobasilller azalınca (enf, VD vb.) vajinanın asidik ortamı bozulur. PH artar ve vajinada enfeksiyon gelişme ihtimali artar.

Herhangi bir sebeple yine vajinanın asit ortamı azalırsa ( vajinanın uygun olmayan kimyasallar girmesi, menopoz gibi östrojen azalmasına bağlı glukojen depolarının azalması gibi) laktobasiller azalır. Ve yine vajinada enfeksiyon kolaylaşır. Kısacası laktobasiller ve laktik asit iki önemli vaijna koruyucu bariyeri ve laktik asiti lactobasiller üretiyor. Genital hijyen deyince bu ikiliyi sıkça aklınıza getirmenizi istiyorum. Genital hijyen kuralları da bu ikiliyi korumaya yöneliktir.

Genital sistem özellikle vajina, cinsel ilişki sırasında içeriye giren bakterilerle sürekli savaş halindedir. Bundan hariç vajina idrar yolu ve anüs ile yakın komşulukta olduğundan hijyen kurallarını her kadının iyi bilmesi gereklidir.

Cinsel ilişki sırasında, cinsel yanıt döngüsünde, uyarılma fazında klitoris kanla dolar ve yükselir buda idrar boşaltma kanalının (üretra) kapanmasını sağlayarak mesane enfeksiyonlarından korunmamızı sağlar. İlişki dışındaki zamanlarda da ayrıca üretrada bir sfinkter (kapak) mekanizması ise yine mesane enfeksiyonlarından korunmayı sağlıyor. Cinsel ilişki bittikten sonra idrar yapmanız sizi enfeksiyonlardan korur.

Bağırsakta yaşayan faydalı bakteriler vajinal floranın sağlıklı kalmasına yardımcı olur. Bağırsak mikrobiyatasının içeriğinde bulunan yararlı bakterileri (probiyotik bakterilerin) ağızdan alınacak şekilde üretilen, kapsül şeklindeki ilaç tedavilerinde, vajinal florayı güçlendikleri sık tekrarlayan dirençli mantar vajinitlerinde tedaviye destek amaçlı eklendiklerinde tedavi başarısının arttırdığı görülmüştür.

Bağırsak disbiyozisi (flora bozulması) gibi durumlarda vajinal floranında bundan olumsuz etkilendiğini görebiliyoruz. Bağırsaklardan gelen bakteriler olumlu veya olumsuz anlamda vajinal florayı etkileyebilirler. Dolayısıyla bağırsaklar vajina içinde doğal bir laktobasillus kaynağı olup, doğal vajinal mikrobiyotanın korunmasına katkıda bulunurlar.

Vajnal mikrobiyota insan ömrü boyunca değişime uğrar. Bedenimiz yaşla beraber nasıl değişime uğruyorsa, vajinal mikrobiyoatamızda çocukluktan ergenliğe, yetişkinliğe gebelik ve menopoz dönemine kadar kadar değişim içerisindedir. Vajinal flora yaşamımızın ritmini bedenimizdeki hormonal değişimler belirler.

Örneğin menstrüel döngüde vajinal flora değişime uğrar. Var olan kanama içerdiği proteinler nedeniyle bakteriler için besin kaynağı olarak zararlı bakterilerin çoğalması için uygun ortam oluşturur. Bu nedenle de hijyenine dikkat etmeyen kadınlarda vajinal enfeksiyonlar en sık bu dönemde ortaya çıkar. Bu nedenle de genital hijyen kurallarını uygulamanız sağlığınız açısından son derece önemlidir.

Vajinal mikrobiyota doğumda da önemli rol oynar. Gebe kadınların vücudu bebeğine, bebeğinin vücudu da anneye adapte olmasını sağlayacak şekilde fizyolojik değişimler olur. Gebe kadınların vajinal floraları daha sabit, daha az çeşitlilikte ve az değişken haldedir. Sebebi yüksel östrojen kan seviyeleri vardır, östojende laktobasillerin floraya hakim ve baskın konumda olmalarını sağlar.

Menopozla birlikte kanda östrojen seviyeleri düşmeye başlar. Mikrobiyota başka bir denge halini döner. Mikrobiyota hormonlarla paralel hareket eder. Ergenlik öncesi dönemde polimikrobiyal flora (çok çeşitli bakteriler) yetişkinlik döneminde Laktobasil baskın flora, adet dönemlerinde polimikrobiyal flora, gebelikte laktobasil baskın flora, Menopoz döneminde polimikrobiyal flora vardır.

Lactobasiller Sağlıklı Vajianın Sürdürülmesi İçin Neden Gereklidir?

Patojen mikroorganizmaların vajinada tutunması ve çoğalmasına mani olurlar. Bunu ise aşağıdaki mekanizmalarla yaparlar.

  • Laktik asit üreterek birçok bakterinin üremesi için uygun olmayan bir ortama neden olurlar, vajinayı asidik hale getirirler. (pH: 4-4.5)
  • Hidrojen peroksit (H2O2),antibakteriyal (bakteriyosin) antimikrobiyal maddeler gibi bakterilere virüslere ve mantarlara saldıran savunma ürünleri üretirler. Adeta mikrobiyota bir savunma bariyeri gibi savunma duvarı oluşturarak virüslere bakterilere mantarların vajina içinde kendilerine yer edinmelerine mani olur.
  • Lactobasiller vajina duvarı epitelinin sık yenilenmesine sağlayarak oraya fırsatçı patojen hastalık yapan organizmaların tutunmasına engel olur.
  • Mikrobiyota vajina epitelinin mukus dediğimiz salgı üretimini kolaylaştırarak, mukus salgılanmasını destekler. Patojen mikroorganizmaların epitele tutunarak çoğalmasını ve hastalık oluşturmasına engel olurlar.
  • Son olarak bağışklık sistemini uyararak patojen mikroorganizmalarla savaşmalarını iyileştirirler.

Dengesi Bozulmuş Bir Vajinal Floraya Sebep Olan Durumlar ve Hastalıklar Nelerdir?

Stres, Aşırı hijyen, Vajinal duş, İlaçlar (antibiyotik tedavisi vb.) Alkol, Sigara ve diğer tütün ürünleri bunlar mikrobiyota bileşimini etki ederek florada denge bozukluğuna nedenden olurlar. (Disbiyozis)

Vajinanın güzel görünmesi için ne yapmalı?

Vajinal floradaki en önemli bakteri olan Lactobasillusların baskın durumunu kaybettiğinde oluşur. Ve buda patojen ve fırsatçı organizmaların vajinayı kolonize yani işgal etme yolunu açar. Sizde bu durum olduğunu çok kolay anlarsınız. İşte semptomlar: Vajinal olağandışı bir akıntı, vajinal kaşıntı, vulvada ağrı, yanma hissi veya balık kokuna benzeyen olağan dışı bir koku ve bazen de hiçbir bulgu yani semptom olmayabilir.

Bu tür bir durum başladığında yani vajinal flora dengesi bozulunda bakteriyal vajinozis dediğimiz durum başladığında, Gonore, Klamidya, Trikomanas ve HIV gibi bir hastalığa yakalama olasılığınızda ne yazık ki artar. Onun için floranıza iyi bakın. Net! Neyin doğrudan etki ettiğini biliyoruz o halde.

Günlük özel bölge hijyeni için iyi alışkanlıklar;

  • Günde 1-2 defa sadece su ile vulvayı yıkamak ama vajina içini yıkamamak,
  • İlla bir temizleyici kullanacaksanız sabun gibi vajinal pH’ yı bozan, cildi kurutup asit mantoya zarar veren ürünleri değil de, zarar vermeyen ürünleri kullanmak,
  • Prebiyotik destekler almak.

Kötü alışkanlıklar ise;

  • Vulva vajina temizliğinde sabun kullanmak,
  • İyi kokmak amaçlı vulvaya deodorant sıkmak,
  • Vajinal duş yapmak,
  • Antiseptik solüsyonlarla temizlemek,
  • Hijyenik ürünler günlük ped vb. ürünler kullanmak.

Günlük temizlikte vulvayı sadece dış kısımda su ile yıkama öneriyoruz. Bu bölgedeki nemlilik ter akıntı idrar ve dışkı bulaşlarının birikmesine suyla yıkanarak mani olunur.

Probiyotik Nedir?

Canlı ve vücut için yararlı canlı mikroorganizmalardır. Mikrobiyotada denge bozukluğunu düzeltmede yardımcıdır. Bazı gıdalarda doğal olarak bulunur. Vajinal ve ya ağızdan alınan ilaç şeklinde formları üretilmiştir. Vajinal enfeksiyon semptomlarını iyileştirip tekrarlama ihtimalini azaltır.

Probiyotikler doğal gıdalardan yoğurt, kefir, turşu, sirke vb. gibi günlük tükettiğimiz gıdalar içerisinde bulunurlar. Bu nedenle sağlıklı ve dengeli beslenmek ev yapımı ürünleri tercih etmek önemlidir.

Prebiyotikler Nedir?

Sindirilemeyen liflerdir. Florada bulunan mikroorganizmalar seçici olarak lifleri kullanırlar. Bazı ürünlere probiyotiklerde eklenir. Kadınlara özel hazırlanan ürünlerde vajinal asiditeyi düzeltmede ve laktobasillerin çoğalmasına destek olurlar.

Prebiyotikler üst gastro intestinal sistemde (mide ve ince bağırsaklar) sindirilemeyen ancak kolonda (kalın bağırsak) bulunan yararlı bakteriler tarafından fermente edilen kompleks karbonhidrat yapısında bileşiklerdir. Aslında prebiyotikler bağırsak ve vücut için besin ve enerji kaynağı değildir. Özellikle vajina ve bağırsak florası için gerekli maddelerdir.

Beslenme şekliniz prebiyotikleri alabileceğimiz tek kaynaktır. Yani yiyerek bağırsak ve vajina sağlığınızı korumaya yardımcı olursunuz. Taze sebze meyve lifleri gibi lif oranı yüksek beslenme öneririz. Aşağıdaki gıdalar prebiyotik kaynaklarıdır.

  • Muz, soğan, sarımsak: Oligosakkaritler,
  • Hindiba, radika, enginar: İnulin,
  • Kuru baklagiller, tüm tahıllar: Dirençli nişasta.

İç Çamaşırı Giymesem Olur Mu?

Hemen her kadına vajinal enfeksiyonlardan, mantarlardan korunmak için beyaz pamuklu iç çamaşırı (babaanne külodu) giymesi hayatının bir döneminde önerilmiştir. Bu sözle sanki vajina her an bir kazaya uğrayabilecek ve savunmasız bir organ izlenimi oluşturuyor.

Vajina ve vulva kanla idrarla, dışkıyla, semenle baş edebilecek savunma sistemlerine tabi ki sahiptir. O yüzden de kişiye rahatsızlık hissi vermiyorsa dantelli bir tangada farklı bir külotta giyilebilir. Sanki iyi kızlar beyaz pamuklu diğerleri dantelli giyer gibi bir algı var ortada.

Bir külot vajinal ekosistemi bozuyorsa o zaman sorun yaratır. Derinin pH dengesini bozan, tahriş ve alerji yapan fazla nemi hapseden ve sürtünmeye neden olan her şey sıkıntı yaratabilir. Tüm bu faktörler mikrotravma ortamı yaratabilir sonrası enfeksiyona mantara neden olabilir.

Külotlar vajinal pH’yı değiştiremez. Uzun süre dar giysilerin altında ıslak ve nemlenmiş külotlar sorun yaratabilir. Bu nedenle deniz havuz sonrası çabuk kurumayan ıslak mayoların değiştirilmesini öneririz. Çabuk kuruyan bikiniler sorun çıkarmaz. Birkaç saatten daha uzun süren ıslaklığa maruz kalırsanız nem ve sürtünmenin birleşimi ile maserasyon dediğimiz yüzeyel bir deri yaralanması gerçekleşir.

Maraton koşucuları bunun için bacak aralarına vazelin sürerler. Külotlarınız vücudunuza uygun ise, ikide bir bacak arasına kaçıp sizi rahatsız etmiyorsa sizin için uygun olan odur. Sürtünme ve mikrotravma yaratan, nemi hapseden, terleten plastik ürünlerden kaçınmanızı öneririm.

Külot kullanmamaya gelince birçok kadın vajinaları nefes alması gerekçesiyle külot giymiyorlar. Vulva ve vajina sanılanın aksine oksijeni sevmez. Doğal vajinal akıntılarınızın bacaklarına, giysileriniz, pantolonunuza pijamanıza bulaşması sizin için sorun yaratmıyorsa kullanmayabilirsiniz. Bu durumda vulvanıza değen giysileriniz nem yaratmayan, mikrotravma yapmayan, alerji - tahriş edici olmayan giysilerden seçmeniz gerekecektir.

Külodumu nasıl yıkamalıyım? diyorsanız, katkısız boyasız sıvı deterjanları, beyaz sabunları tercih etmenizi öneririm ve yumuşatıcı gibi kimyasal kullanmanızı tavsiye etmem. Bunlar alerji yaratabilmektedir.

Vulva temizliğinde idrar ve dışkı derinin asit manto dediğimiz bariyerine zarar verebileceğinden her tuvalet sonrası sadece su ile temizlemeyi uygun görüyoruz. Vulva derisinde apokrin ter bezleri denen bezler, kıl folliküllerinin tabanında bulunur.

Deriyi koruyan yoğun ve yağlı bir salgı olan sebumu üretir. Bu asit mantonun önemli bir bileşenidir. Sabun asit mantoya zarar verir, deriyi kurutur ve enfeksiyonlara neden olduğu için asla önermiyoruz.

Nereyi Yıkayalım? Buda Tabi Önemli Bir Soru?

Apış arası, venüs tepesi, dış dudaklar, anüsün etrafı suyla yıkanabilir. Ancak iç dudaklar vajinal açıklık ve vajina içi mukaza yapısı nedeniyle yıkanmasını önermeyiz.

Yıkamada sabun olmaz dedik peki bu bölge için üretilen feminen duş ürünleri ya da özel ıslak mendiller kullanılabilir mi? Vajinal pH’ yı bozmayan kurutmayan allerjen içermeyen, irritasyon yapmayan, parfüm gibi kokuları içermeyen, içeriğinde lanolin formaldehit çay ağacı yağı gibi allerjen ve kimyasallar içermeyen ürünlerden kullanabilirsiniz. Fakat bu ürünlerden hiçbir zaman tam olarak emin olamayız. Ürünleri deneye yanıla bulmanız gerekecektir.

Zira beğendiğiniz bir ürün olsa bile bir sonraki üretimde içeriklerini değiştirebiliyorlar. Dermatolojik olarak test edilmiştir, jinekolog tarafından test edilmiştir. Ph dengeli ürün, bebek gibi hafif vb. pazarlama terimlerine aldanmamak gerekli. Rahatsız eden her üründen uzak durmak en doğrusu..

Ph değeri 5.3-7 arasındaki ürünler kullanılabilir, vulva pH seviyesinde olan 5.3-5.6 arası ürünler çok daha iyidir. 7 ve üstü pH değerleri vulvadaki yağ katmanına zarar verir. İlla sabun kullanacağım diyorsanız kastil sabunu çalışmalarda iyi tolere edilmiştir.

Vajina Temizliği Nasıl Yapılmalı?

Genital bölge temizliğinde yeni bir pazar alanı da Islak mendiller olmuştur. Bu ürünle bebeklerde kullanıldığı için güvenli olduğu düşünülüyor. Oysa gerçek şu ki, vulva bu ürünlerde tahriş olma olasılığı daha yüksektir.

İçerisindeki allerjenler, kokular ve kimyasallardan ötürü 20 kat daha fazladır. Vajinanın içine asla sokulmamalıdır. Vajinaların arkasında çok büyük paralar gizlidir. Sektör büyük bir pazar payı ile gözlerini kadınlara dikmişler. Temizleyici jeller, solüsyonlar, intim jeller, sabunlar, temizleyici fitiller, kokular deodorantlar…

Kadınlar son dönemde televizyon reklamlarında sıkça görüyorum kendi kendini temizleyen fırın diye bir fırın reklamı var. Aslında vajinalarınızda tamda böyledir işte. Kendi kendini temizler.

Yapılan çalışmalar vulvayı nemlendirmek amaçlı hindistan cevizi yağı ve zeytinyağının su kaybını azalttığı, anti inflamasyon etkileri ile yararları, yumuşatıcı ve deri örtücü etkilerini tespit ederek kullanımını yönünde olumlu bildirim yapılmıştır. Bu ürünleri perine (vajina ile makat arasındaki bölge) anüs çevresine vulvaya kullanabilirsiniz asla vajina içine sürmeyin.

Vulvaya salisilik asit, retinol, renk açma ürünleri gibi ürünleri kullanmaktan kaçının. Son olarak kısa bir özet yapacak olursak;

  1. Vulvanızı dış bölgeyi sadece su ile yıkayın sabun kullanamayın.
  2. Vajinalarını yıkamanıza gerek yok vajinalar kendi kendini temizleyen organlardır. Vajinal duş yapmayın. Parmak sokarak jellerle, sabunlarla, mendillerle yıkamayın. Yararlı bakterilerin yani lactobasillerin azalmasına buda PH dengesinin bozulmasına dolayısıyla da fırsatçı enfeksiyonlara neden olursunuz.
  3. Genital nemliliği azaltacak kıyafetler ve iç çamaşırlı tercih edin.
  4. Banyo sonrası tuvalet sonrası vulvanızı iyi kurulayın. Havuz ve deniz sonrası uzun süre ıslak çamaşırlarla durmaktan kaçının.
  5. Banyo sırasında vulvanızı yıkamak için sabun kullanamayın. Sabun asit pH dengesini alkali yapısıyla bozar. Bu da enfeksiyona zemin hazırlar.
  6. Adet dönemlerinizde teninizi tahriş etmeyen, kimyasal içermeyen kokusuz, parfümsüz, sürekli ıslak hissetmenize neden olmayan, pedlerden kullanın ve gün içinde 4 saatte bir değiştirin. Bunu yaz aylarında daha sık yapabilirisiniz.
  7. Vajinal tampon kullanıyorsanız sık sık değiştirin. Özellikle yaz aylarında 2 saate bir bunu yapın. Kullandığınız tamponların kokusuz, olmasına dikkat edin. Ayrıca kimyasal ve allerjen içermemesine önem verin.
  8. Adet döneminde menstrüel kaplar kullanıyorsanız kullanmadan önce iyice sabunla yıkayın. Belli aralıklarla çıkarıp yıkayın, her ortamda yıkamanız zor olacağından yedekli kullanmanızı tavsiye ederim.
  9. Tuvalet sonrası, idrar ve anüs çevresinin suyla iyice temizlenmesine dikkat edin. Önden arkaya temizlenin. Yani önce vajina ve idrar yaptığınız yeri sonra makat çevresini temizleyin. Tekrardan vajina bölgesine dönmeyin. Taharet sonrası kokusuz, renksiz, yumuşak tuvalet kağıtları ile aşırı bastırarak ve sürterek değil minik dokunuşlarla kurulanın yine önden arkaya doğu bunu yapın.
  10. Adet sonrası veya cinsel ilişki önce genital bölge pH’sı ile uyumlu jelleri dış kısmı yıkamak için kullanabilirsiniz ama vajina içine kullanmayınız.
  11. Vajinal ekosistemin korunması için prebiyotik ve probiyotik gıdalalar içeren besinlerden tüketerek sağlıklı ve dengeli beslenin. Vücut direnci düşük olan kadınlarda vajinal enfeksiyonları daha sık görürüz. Özellikle meyve, sebze, posalı gıdalar ve proteinden zengin beslenmeye özen gösterin. Sık mantar enfeksiyonu geçiriyorsanız gizli şeker hastalığını olabilir kontrol ettirin. Yoğurt, kefir, sirke, turşu, salça ve posalı gıdalar bağırsak bakterilerine dolaylı yoldan vajinal ekosistemdeki mikrobiyota bakterilerine yararlı etkileri vardır tüketmeye özen gösterin
  12. Cinsel ilişki sonra genital bölgenizi suyla yıkayabilirsiniz asla vajinal duş yapmayın. İlişki sonrası meni, ter, vücut salgıları ve pubik kıllar enfeksiyon riski yaratabileceğinden yıkama tavsiye ediyorum. Aynı zamanda idrar yolu enfeksiyonundan korunmak içinde ilişki sonrası idrarınızı yapmanızı tavsiye ediyorum.
  13. Genital bölgenize güzel koku vermek için deodorant parfüm sprey ve kolonya sakın kullanmayın.
  14. Sigara ve alkol kullanmayın. Sigara vajina hücrelerinde oksijen seviyesini düşürür buda anaerop dediğimiz oksijensiz ortamı seven bakterilerin çoğalmasına zemin hazırlar.
  15. Cinsel ilişki sırasında prezarvatif kullanımı cinsel yolla bulaşan hastalıklardan korunmanıza sağlar. Genital hijyeni korumaya yardımcıdır.
  16. Genital bölgede iç dudakların büyük sarkık ve katlantılı olması hem estetik hem de hijyenik sorunlara yol açar. Labioplasti değimiz estetik operasyonlar uygulanır. Ameliyat sonrası bu bölgede enfeksiyon oranlarının belirgin azaldığı görülmüştür. Sizin de öyle bir sorununuz varsa bu alanda uzmanlaşmış Jinekologlar tarafından yaygın şekilde yapılan bu operasyonu olabilirsiniz. Beraberinde klitoris üzerinde fazlalık katlantılar varsa klitoris estetiği ile bu sorunda ortadan kaldırılır. Ameliyat olan hastaların cinsel özgüvenlerinin arttığı da çalışmalarda gösterilmiştir.
  17. Genital bölgenizdeki yani pubik kıllarınızın alınma şeklide bu bölgenin bakımı ve hijyen için önemlidir. Kılın çıkış yönüne ters şekilde yapılan jilet, ağda ve epilatör yöntemler kılın çıkarken ciltten çıkamamasına yani batıklara ve kıl kökü iltihaplarına zemin hazırlayabilir. Tüylerin alınmaması uzun bırakılması ise aşırı neme ve kokuya, enfeksiyona neden olur. Günümüzde çok yaygınlaşan lazer teknolojileri ile bu kıl alma dönemi artık geride kaldı diyebiliriz. Genç kızlarda lazer uygulaması için ergenlik döneminin bitmesini öneririz. Yaklaşık 16 yaş sonrasına denk gelir. Bu ara dönemde pubik kıllar alınacaksa makasla kısaltma, jiletle kılın aynı yönünde alma ve tüy dökücüleri yöntemlerini öneriyoruz.
  18. İç Çamaşırlarınızı günlük değiştirin. Özellikle terlemenin yoğun olduğu yaz aylarında dar sıkı ve naylon içeren çoraplar giyinmeyin. Nemin hapsolmasına neden olacağı için enfeksiyon riskini artırır.
  19. Cinsel yanıt döngüsüne göre uyarılma fazı tamamlanmadan vajinal ıslanma gerçekleştikten sonra kendinizi hazır hissettiğinizde penisi vajinaya kabul edin. Aksi durumda mekanik tahrişe bağlı enfeksiyon riski olabilir. Vajinal kuruluk sorunu yaşıyorsanız su bazlı kayganlaştırıcılar kullanabilirsiniz.
  20. Alafranga tuvalet kullanıyorsanız tuvalet kapağının üzerine tek kullanımlık örtülerden sererek yabancı tuvaletleri kullanın. Bu ürünler marketlerde satılır ve cepte taşınabilir. Yine alafranga tuvalete oturmadan önce mutlaka sifonu çekin. Ve içine bir kaç tane tuvalet kağıdı su yüzeyine bırakın bu sıçramalara engel olur.
  21. Tüm bunlara ek olarak her adet sonrası karşınıza bir ayna koyarak genital bölgenizi ve vajina içini gözlemleyin enfeksiyon, renkli bir akıntı siğil gibi değişikleri erken saptamanızı ve ilerlemeden hekime başvurunuzu yaparsınız. Ayrıca yıllık jinekolojik muayenelerinizi kontrollerinizi ihmal etmeyin.
Güncelleme Tarihi: 15.08.2022
Op. Dr. Âzer Aras Uluğ
Editör
Op. Dr. Âzer Aras Uluğ
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır.
Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurunuz.
Hasta Yorumları
Yorumlar
Bir sorunuz mu var?
İletişim Formu
Op. Dr. Âzer Aras UluğOp. Dr. Âzer Aras UluğKadın Hastalıkları, Kozmetik Jinekoloji ve Doğum
0501 242 1881
0501 242 1881