Depremi yaşamak, ekran başında izleyerek tanık olmak, sosyal medya aracılığı ile detaylarını öğrenmek, sürekli bu konuya dair haberleri izlemek, dolaylı yoldan travmanın içine doğru çekilmemize sebep olur.
Stres seviyemizi artıran bu gibi şeyler yerine, sevdiklerimizle daha çok bir araya gelerek sohbet etmeli, dertleşmeli geleceğe dair umut dolu hayaller kurmalıyız. Günler sonra enkaz altından çıkarılan bebeklerin gülümseyen güzel yüzlerine bakarak mutlu olmalıyız.
Hâlâ enkaz altından uzunca saatler sonrasında kurtulanlar olduğunu bilmek, çaresizliğimizi acımızı derinleştirir. Öfke duygumuz da artışa ek olarak sebep olur. Elimizden geldiğince o bölgedekilere yardımlar göndermeye çalışırken, bir kısmımız ise o bölgeye gidip insani destek olmaya çalışıyoruz. Sosyal medyadan yardım çağrılarını, enkaz altında kalanların seslerini ve bölge halkının ihtiyaçlarını duyurmaya çalışıyoruz.
Ortak dil ve ortak duyguları tüm ülkede ve hatta tüm dünyada görmek mümkün. Öfke, üzüntü, çaresizlik, suçluluk, utanç... Aslında ülkece büyük bir travmayı hep beraber yaşıyoruz. 10 il ve çevresindeki tüm iller ile beraber hem depremi yaşamış, hem de, depremi yaşamak dışında, depremde yaşananalara tanıklık ederek, sosyal medya yoluyla olayların detaylarını görmek ve okumak ta dolaylı yoldan hepimizin travmaya ortak olmasına sebep oluyor. Bu durumda tüm ülkedeki insanlarda stres ve travma oluşturmaya başlar.
Bu dönem yoğun duygular içinde olan bireylerin, duygu durumları stabil olmadığı gibi hassaslaşıp tahammül seviyeleri azalabilir. Kişi kendisini her zamankinden daha öfkeli hissedebilir, tahammülsüz olabilir. Enkaz altında kurtarılamayan insanlara tanık oldukça da bu öfkede artış meydana gelir. Öfke altta yatan birçok duygunun aslında dışa vuruş biçimidir.
Üzüntü, hayal kırıklığı, haksızlık, çaresizlik, suçluluk, güvensizlik, yetersizlik ve değersizlik bunun gibi duygular kişide belirdikçe, bu duygular birikerek kişide öfke olarak açığa çıkar. Kişi her an başına kötü bir şey gelecekmiş gibi hisseder. Kendini sakinleştirmekte güçlük çeker ve kaygılıdır. Ufak bir ses, dokunuş, söz yoğun bir irkilmeyle cevaplanabilir. Depremi andıran herhangi bir ses veya görüntü olduğunda, kişi sanki o an deprem oluyormuş hissine kapılarak yüksek tepkiler verebilir.
Depreme maruz kalan veya tanık olan kişilerin uyku sorunları yaşaması beklenen bir durumdur. Depremi yaşamak kadar, o güne ait görüntülere maruz kalmak, uykuya dalmakta ve uykuyu devam ettirmekte sorunlara yaşanmasına sebep olabilir.
Özellikle depreme uykuda yakalanmak depremzedelerin gece uykularında problem yaşamasının esas sebebidir. Kişi zihnindeki düşüncelerle ve duygularla başa çıkmakta güçlük çektiği için de uykuda problemleri yaşayabilir. Ayrıca depremle ilgili haberler, görüntüler veya tanıdıklarının travmalarını dinleyen kişiler de, depremzedelerin zorlu koşullar altında olmasını kendisinin rahat ortamıyla kıyaslar. Kendisinin sıcak bir evde oluşu, rahatça yemek yiyebilmesi ve hatta yaşaması bile suçluluk duygusuyla uyku uyumakta zorlanabilirler.
Depremi yaşayan veya tanık olan kişiler sonrasında birçok olumsuz duygu ve düşünceyle baş etmeye çalışırlar. Yapılan deprem araştırmalarında Türkiye'de 1999 depremi sonrasında depremden sağ çıkanların psikolojik sorunlar yaşadığı gösterilmiştir. Van depreminde ise muhabir, çocuğunu kaybeden bir babaya çocuğunun ismini sormuş ve şok altındaki baba, ölen kızının ismini hatırlamadığını söylemiştir.
2017 yılında Meksika’da 7.1 büyüklüğündeki deprem sonrasında bir kadın, acıkma duygusunun kaybolduğunu ve sürekli kaos içinde hissettiğini belirtmiştir. 2020 yılında Elazığ'da 6.8 büyüklüğündeki deprem sonrası depremzedelerden biri, gece uyurken depreme yakalandığını, çocuklarının nerede olduğunu bilmediğini ve elektriklerin kesilmesiyle ne yapacağını bilemeyip kendini pencereden attığını anlatmıştı. Deprem travması, insanların şoka girmesine neden olmaktadır. Toplum olarak yaşadığımız bu travmayı atlatabilmek için hepimizin psikolojik destek almak çok önemlidir.
Yukarda bahsettiğim konuların dışında, deprem bölgelerinde dikkat edilmesi gereken diğer hususlar şöyle özetlenebilir.
Doğal afetlerde en çok zarar gören gruplardan biri gebeler, genç kadınlar, tek ebeveynli bireyler, kız çocukları, engelliler, yaşlılar. Göçmen ve farklı etkin gruplarda risk daha da artıyor. Bu grupları koruyacak önlemlerin ayrıca alınması gerekiyor. Kadınların, çocukların, engellilerin ve yaşlıların güvenliği ve cinsel şiddetin önlenmesi için çadırlı ve konteyner barınma alanlarında, yerleşim planlaması, mahremiyet planın uygulanması ve çalışanlarda kadınlara öncelik verilmelidir.
Yaşanan kötü deneyimlerin sonucunda toplum olarak ders aldığımız bazı önlemlerin hızlıca yapılması gerekiyor. Bunlar;
Yakın çevremizden ailemizden dostlarımızdan gelecek destekleri kabul edelim. Travmalarda bilinir ki kişinin çevresinden aldığı sosyal destek çok mühimdir. Gebelerim duygu ve düşüncelerinizi güvendiğiniz, sevdiğiniz dost, arkadaş, akrabanızla ile konuşmanız, bu süreçte zorlu duygu ve düşüncelerle kendi başınıza mücadele etmenizi konusunda size yardımcı olacaktır.
Gebelerim sizde diğer insanlar gibi deprem sonrasında, kaygı ve kaygıya bağlı olarak çarpıntı, nefes almakta zorluk yaşıyor olabilirsiniz. Öncelikle hissedilen kaygıyı azaltabilirseniz diğer negatif duygularda da azalma olacaktır. Bu dönemde rahatlatan aktiviteler, nefes ve gevşeme teknikleri hem fiziksel hem de ruhsal sağlığınıza faydalı olacaktır. Yürüyüş yapmak, arkadaşlarınızla buluşup sohbet etmek, maneviyatınızı besleyen faaliyetleri (namaz kılmak, dua okumak, Kuran okumak, umre hac vb. ziyaretlerde bulunmak, nefes ve gevşeme egzersizleri yapmak) yapmaya önem vermelisiniz.
Travmalarda kişiye iyi gelen ve iyileştirici güçlerden birisi de kişinin çevresinden aldığı sosyal destektir. İçinizdeki hisleri, duyguları ve düşünceleri güvendiğiniz, sevdiğiniz bir dost, arkadaş, akraba ile konuşabilirsiniz. Bu duygusal süreçte içinizde başa çıkması zor, duygu ve düşüncelerle tek başınıza savaşmadan çözümlemenize yardımcı olacaktır.
Deprem sonrasında depreme maruz kalan kişilerin kapalı alan korkusu ortaya çıkabilir. Kapalı ortamlarda bulunmak sizde yoğun kaygı yaratabilir. Bu süreçte kapalı ortamlara güvendiğiniz kişilerle girmeniz uygun olacaktır.
Sürekli olarak deprem bölgesi ve depremle ilgili haberleri ve görüntüleri izlemeniz, dinlemeniz sizde hem öfke, hem korku hem de kaygılarınızı artıracaktır. Mümkün olduğunca hem kendinizi hem de ailenizi depreme dair haberlerden uzak tutunuz.
Depremden sonra uykusuzluk, mutsuzluk, halsizlik, iştahsızlık, umutsuzluk gibi duyguları yaşamak oldukça normal bir süreçtir bu süre ortalama 1 ay kadar sürmektedir.
Deprem sonrasında yanlış haberlerden ve bilgilerden kendinizi ve ailenizi koruyun. Bu tür afetler sonrasında toplumsal süreçte insanlar genellikle bir suçlu aramak isterler. Bundan dolayı da kendinizi ve ailenizi yalan haber ve dedikodulardan uzakta tutarsanız ruh sağlıklarınızı korumanız mümkün olabilir.
Bu zorlu duyguların üstesinden gelmek ve bastırmak için alkol, madde ilaç, sakinleştirici maddelerden uzak durmak gereklidir. Süre uzayıp ta atlatmakta güçlük çekildiğinde ise bir hekime İlaç desteği için başvurabilirsiniz.
Her zaman yanı başımızda olan sevdiklerinize, onları çok sevdiğinizi söyleyelim. Bugünlerin de geçiçiçi bir süreç olduğunu ve yaralarımızın zamanla sarılıp iyileşeceğini unutmayalım.
Hayatta maalesef elimizden hiçbir şey gelmeyen durumlar yaşıyoruz, engelleyemeyeceğimiz ve değiştiremeyeceğimiz olaylar yaşıyoruz. Deprem, sel ve doğal afetler de hayatın acı gerçeklerinden ne yazık ki. Zaman, ülke olarak toplumsal dayanışma ve birlik vakti. Günler sonra enkaz altından çıkarılanlara, bebeklerin o gülümseyen güzel yüzlerinden umudu okuyarak inancımızı korumalıyız. Nefes aldığımız sürece umut hep var olacak.
Yarınlarımız için, aynı olayları tekrar tekrar yaşamamak için şimdiden gerekli planlama yapmamız, bilime, ilime ve eğitime gereken önemi vermemiz ve işi bilen birine emanet etmemiz, liyakata önem vermemiz lazım! Bu olayları tekrar yaşamayacağımız bir gelecek hayal ediyorum ve çocuklarımız için, hepimiz elimizden gelen herşeyi yapmalıyız. Hepinizin de aynı duygular içinde olduğunuzu biliyorum canlarım. Rabbimden sağlıklı mutlu güzel yarınlar diliyorum.
- Keşke bu kadar ertelemeseydik.
- Labioplasti ameliyatımı da sizde olmaya karar vermiştim.
- Okuyacak olan tüm bayanlara ışık ve cesaret olacak.
YorumlarSevgili Azer hocam, öncelikle iyiki varsınız iyi ki sizi tanımışım hayatımızda 12 yıl boyunca kaygılarımız oldu. Daha sonra sosyal medya üzerinden sizin paylaşımlarınızı takip etmeye başlad{...}
04.02.2024Muhterem Doktorum Azer HanımSizinle tanıştığım ve hekimim olduğunuz için çok mutluyum. İlk jinekolojik muayenemi sizde oldum. Tüm gerginliğimi ve tedirginliğimi kendinden emin duruşunuz ve {...}
08.01.2024Sevgili doktorum Azer Hanım, Biliyorum ki bu mektubum okuyacak olan tüm bayanlara ışık ve cesaret olacak. Yaşamış olduğum 3 normal doğum ve 1 kürtajdan ötürü vajinal genişleme ile oluşan {...}
01.12.2023