Evliliğin bitmesi demek illa boşanmak demek değildir. Evlilik boşanma olmadan da biter.
Cinsellik bitince evlilik ne kavga ne gürültüyle biter. Eşler birbirine yakın olmuyor, dokunmuyor, karşı tarafın kendisine dokunmasını istemiyor, beraber olsa bile artık bundan zevk almıyorsa evlilik yavaş yavaş bitiş sürecine gelmiştir. Evliliğin bitmesi demek illa boşanmak demek değildir.
Evlilik boşanma olmadan da biter. Geri kalan süreç birbirinden uzaklaşmış bu çiftlerin ya çocuklar ya da alışkanlıklar adına ne kadar süre yan yana kalacaklarına ve boşanma kararı alıp almayacaklarına bağlıdır. Bu durum sonsuza kadar uzayabileceği gibi eşlerden birisinin başına dert açıp bir başka insana aşık olmasıyla veya aldatmasıyla bir anda bitebilir. Öyle ki yataklarını ayırmasalar bile bu çiftler birbirine dokunmamaya çalışırlar ya da daha kötüsü yataklarını ayıran eşlerde evlilik kurumunun sonu gelmiştir.
Çünkü evliliği diğer bütün ilişkilerden ayıran tek şey cinsel yaşamdır. Arkadaşlarınız ile her şeyi paylaşabilirsiniz, hatta eşlerinizden daha fazla sohbet edebilirsiniz ama cinsellik evliliği diğer bütün ilişkilerden farklı kılan yegane şeydir. Bittiği zaman bu beraberliğin adı her şey olabilir ama artık evlilik değildir. Tabii unutulmamalıdır ki de insanlar evlenmeden de beraberlik yürütebilirler. Ama evlilik cinselliksiz olamaz olsa da bu beraberliğin adı evlilik olmaz.
Evliğin bitmemesi ve eşlerin birbirinden uzaklaşmaması için cinselliğin korunması gerekir. Öyle ki eşlerin birbirlerini cinsellikle cezalandırmaları, bir şeye kızdığı zaman önce cinsellikten uzaklaşmaları, “Benim yanıma bir tek cinsellik için yaklaşıyor” demeleri ya da erkeğin eşine gerçekten sadece bu durumlarda yakınlık göstermesi, cinsellikte hijyene dikkat etmemesi, bencil davranması, erkeğin cinselliği sadece boşalma olarak görüp cinsel ilişkinin niteliğine gereken önemi vermemesi, erken boşalma gibi ek cinsel sorunlar varsa ya da ereksiyon olamıyorsa bunun tedavisi için doktordan yardım almaması ve cinselliği önemsemeyen bir tutum içine girmesi, cinselliğin nitelik ve niceliğini azaltacak, bir süre sonrasında eşlerin birbirlerinden uzaklaşmalarına yol açacaktır.
Bunun tam tersi her fırsatta birbirine dokunan, beraber olan, birbirlerine kızsalar bile bunu cinselliğe yansıtmayan hatta cinselliği kırgınlıkların çözümü için bir yol olarak gören ve kullanan; birbirlerine yakın olan, çok yorgun bile olsalar en az haftada iki kere cinselliği yaşamlarına koyan, bunu görev gibi yapmak yerine, birbirlerini mutlu etmek adına yapan eşler cinselliği keyifli yaşarlar. Evliliklerinde de daha mutlu ve huzurlu olur, böylece bu da evliliğin ömrünü uzatacaktır. Freud’un cinselliği hayatın merkezine yerleştirmesi boşuna değildir.
"Neredeyse iki aydır bir cinsel birlikteliğimiz yok. Bu, birbirimizi sevmediğimiz ve arzulamadığımız anlamına gelmiyor. Aslında düzgün bir evliliğimiz var ama iş hayatı ve çocuklar bizi öylesine yoruyor ki, yatak odasına gittiğimizde, aklıma gelen ilk şey uyuyup, dinlenmek oluyor…" veya "Eşimi de erken boşalma söz konusu. Beni tatmin edemediği için eşimin cinsel yönden beceriksiz olduğunu düşünüyorum. Ayrıca, eşim hoyratça sevişiyor. Sanırım bu nedenle, cinsel birleşmemiz kısa sürüyor ve cinsellik artık benim için hiç bir şey ifade etmiyor. Ne kadar az olursa o kadar iyi olur diyorum…" gibi yakınmaları her geçen gün daha fazla evlerde duyulur olmaya başladı. Seks ve cinselliğin, tarihin hiç bir döneminde olmadığı kadar çok gündemde olduğu ve konuşulduğu günümüzde, bu kadar yoğun bilgi içindeyken nasıl oluyor da böyle sorunlar yaşanabiliyor? Cinsellik olmayan evlilik olur mu? Evlilikte seks zamanla ortadan kayboluyor mu? Sekssiz evlilikler yaygın mı?
Cinsellik günümüzde hâlâ bir tabu olarak görülüyor ve bu nedenle de cinsel sorunlar çok gerek aile içinde gerekse uzmanlara başvuru noktasında fazla dile getirilmiyor. Ancak çok sayıda çift cinsel sorunlar yaşıyor. Hatta ülkemizde cinsel hayatı aktif olan her 10 erkekten 7’si ve her 10 kadından 8’i hayatlarının bir döneminde cinsel işlev bozuklukları yaşıyor. Oysa sağlıklı ve mutlu bir evlilik için, cinsellik vazgeçilmezdir. CİSED cinsel terapistleri, dokunma ve fiziksel yakınlık, insanın temel ihtiyaçlarından biri olarak görüyor ve bunların karşılanmadığı evliliklerde başka sorunların ortaya çıkabiliyor.
Yapılan araştırmalarda, 30-40 yaş aralığındaki insanların %15-20'si yılda yalnızca 10 defa; %20'si ayda 2 ya da 3 defa; %25'i ise ayda bir defa seks yaptığını gösteriyor. "Ankete katılan kişilerin %24'ü cinselliğin çok önemli olmadığını; %3 ise tümüyle gereksiz olduğunu ifade ediyorlar. Bilim adamlarına göre cinsellikten uzak bir yaşam mümkün değil. Freud'a göre, cinsel dürtüleri (libido) kontrol etmek ve bunun yarattığı gerilimi giderecek cinsel eylemleri gerçekleştirebilmek, insanın temel dürtüsü ve yaşam enerjisidir. Tatmin edilmeyen cinsel dürtüler, kendini farklı yönlerden ifade yolu bulur. Evlilik ve çift ilişkilerinde birçok sorunun ana sebebi olabilir.
Arkadaşlık ilişkileri ile yakın kadın erkek ilişkilerini birbirinden ayıran en önemli eylemin cinselliktir. "Arkadaşlık ilişkilerinde duygusal, entelektüel ve düşüncesel yakınlık varken, buna cinsellik eklendiğinde bu arkadaşlık ilişkisinden çok özel bir yakınlığı ve karşılıklı mahremiyet paylaşımını beraberinde getirir. Bu nedenle kadın ve erkeği çift yapan cinselliktir. Aşk ilişkilerde eninde sonunda biter ve yerini sevgi alır. Bu sevgi olgunlaştıkça seks anlamlı bir şekle bürünür. Zamanla seksin yoğunluğu ve çeşitliliği farklılaşır."
Çiftlerde cinsel isteğin ve seks yapma arzusunun azalmasının fiziksel, psikolojik ve ilişkisel sebeplerden kaynaklı birçok nedeni olabilir. Azalan cinsel isteğin tedavisini belirleyen unsur ortaya çıkaran nedenlere göre farklılık gösterir. İlişkinin başında hissedilen tutku zamanla azalması, ilişki sıklığını da azaltır. Çiftlerin cinsel hazları tutkuları canlandırılmazsa birbirlerinden giderek uzaklaşabilir veya kopabilirler. Böyle bir durumla karşılaşmamak ya da karşılaşılan durumdan kurtulmak için eşlerin ilişkiyi ve arzuyu artırıcı davranışlarda bulunmalarında fayda vardır.
Fiziksel Sebepler: Erkeklerde, kolesterol yüksekliği, şeker hastalığı, testosteron hormonunda azalma, çeşitli cerrahi operasyonlar ve travmalar, peyroni hastalığı gibi hastalıklarından dolayı cinsel organ anomalileri, boşalma ve sertleşme bozuklukları;
Kadınlarda, vajinal mantar, genital organ siğilleri, genital organ cerrahi operasyonları, vajinal kuruluk, menopoz, vajinal şekil bozuklukları ve ağrılı cinsel ilişki şeklinde görülebilir. Her iki cins için, yaş faktörü, kronik hastalıklar, nörolojik durumlar ve hormonsal dengesizlikler olarak sayılabilir.
Psikolojik sebepler: Stres, bireysel ve kişiler arası sorunlar, beden algısı ile ilgili kaygılar, anksiyete ve depresyon çiftlerin cinsel isteğini olumsuz yönde etkileyebilir. Ayrıca, kişilerin birbiriyle yarışması, olumsuz anılar, cinsel travmalar, ölümler ya da doğumlar, yer değiştirme vb. durumlarda isteksizliğe neden olabilmektedir. Bunların dışında, vajinismus ve erken boşalma, hem kadının hem de erkeğin cinsel isteğini olumsuz yönde etkileyen psikolojik faktörler arasında yer almaktadır.
İlişki memnuniyetsizliği: Eşlerin yaşadıkları cinsellikten memnun olmamaları ve hayal kırıklığı yaşamaları sık görülen bir durumdur. Bu durumun zamanla düzeleceğini ve böyle bir sebepten dolayı, yolunda giden bir ilişkiyi bitirmenin yersiz olduğunu düşünebilirler. Dolayısıyla, ilişkiye bağlılıkları uğruna cinselliklerinde vazgeçerek, fedakârlık yaptıklarını düşünürler.
Kontrol edilemeyen öfke: Öfkenin yoğun olduğu bu nedenle de, fikirlerin doğrudan ifade edilemediği zamanlarda, eşlerden birinin diğerini, cinsel ilişkiden mahrum ederek cezalandırması ya da intikam almak istemesi sık karşılaşılan bir durumdur. Bu gibi durumlarda açık olunmalı ve konuşulmalıdır. Böylece, ilişkiniz daha az zarar görür.
Cinsel mitler: Cinselliğin ayıp, günah ve pis olduğu seklinde inanışların olduğu bir aile ortamında yetişmiş genç, bilinçdışında aşırı günahkâr duygular barındırabilir. Dolayısıyla, bu doğrultudaki kişi, partnerinin ve kendisinin cinselliğe karşı beslediği duygu ve düşüncelerde düşüş yaşayabilir. Özellikle kadınların cinselliği sadece erkeğe yönelik bir görev olarak görmeleri ve böyle düşünerek yatağa girmeleri cinsel isteklerinin azalmasına yol açabiliyor.
Eğitim eksikliği: Cinsel konularda bilgilerin eksik olması, partnerlerin birbirlerinin ve kendilerinin organlarını tanıyabilmelerini büyük ölçüde kısıtlar. Hatta birçok erkek, kadının orgazm olup olmadığını bile fark etmez. Bu nedenle, seks sırasında çiftlerin hazları yarım kalır, cinsel ilişkileri zamanla monotonlaştığı için çiftler birbiriyle seks yapmak istemez hale gelirler.
Bağlanma ve yakınlık korkusu: Çocuklukta ya da geçmişte yaşanan birlikteliklerde bağlanılan ve yakın ilişki kurulan kişiler tarafından terk edilen veya incitilen kişilerde yaşanan bu olumsuz duygular ve travmalar zamanla genelleştirilerek, her türlü duygusal ve fiziksel yakınlaşmada bir korkuya ve uzaklaşmaya neden olabilir.
Ten uyuşmazlığı: Sosyal alanlarda birbirine uyum sağlayabilen ve ortak paylaşımları olan bazı çiftler cinsel anlamda uyumlu olmayabilirler. Bu çiftlerin ihtiyaçları, istekleri, beklenti ve fantezileri birbirinden çok farklıdır. Ten uyuşmazlığı yaşayan bu çiftler, bir türlü doyumlu bir cinsellik yaşayamazlar, zamanla birbirlerinden uzaklaşırlar.
Cinsel yaşam sekteye uğradı diye, evliliği bitirmenin veya aldatmanın doğru değildir. Cinsel ilginin neden azaldığını ortaya çıkarmak ve ortaya çıkan problemi çiftlerin birinden kaynaklanan bir sorun gibi değil de 'bizim sorunumuz' şeklinde algılamalarıdır. Çünkü çiftlerin cinsel istek ve seks yapma arzuları azalmaya başladığında, aşağıdaki basit teknikleri ve önerileri uygulayarak, mevcut problemlerinden kurtulabilirler. Nepalli kadınların bir söylemi vardır: 'Penis içeri girdi ve aşk geri geldi!' Peki, bu nasıl olacak?" dedi ve çiftlerin rahatlıkla uygulayabilecekleri öneriler:
Sessiz kalmayın: Diğer evlilik ve çift sorunlarında olduğu gibi bu sorunda da çekinmeden konuşulabilecek bir güven ortamı yaratmak ve açık iletişim kurmak çok önemlidir. Susmakla sorunun çözülemeyeceği sadece üstünün kapatıldığı unutulmamalıdır ve bu ilişkiler için tehlike teşkil etmektedir. Hal olmayan sorun, daha sonra çıkabilecek bir probleme dâhil edilerek daha büyük bir tartışmaya neden olacaktır. Mutlu bir cinsel yaşamda, eşler arasında sadece onlara özgü bir dil olmalıdır. Çiftlerin her biri neyi sevip neyi sevmediğini rahatlıkla söyleyebilmeli ve anlayışla karşılanmalıdır.
Kıyaslama yapmayın: Cinsel hayatını ve eşini üçüncü şahıslarla; eski sevgili ya da eş, arkadaş, anne ve baba vb. olumsuz kıyaslamak, evliliklerde ya da birlikteliklere yapılacak en kötü şeylerden biridir. Kıyaslama yapmak ilişkiye zarar verir.
Eleştiri yapmayın: Cinsellik, insanların eleştiriye karşı en hassas oldukları alanlardan biridir. Özelliklede erkekler, penis boyu ve performansları ile ilgili aşırı kaygılıdırlar. Bu nedenle, bu konuda olumlu konuşulmalı ve övgü dolu sözler söylenmelidir.
Baştan çıkarıcı olun: İlişkinin altın kurallarından biri de, bakımlı, ilgili ve ilgi çekici olmaktır. Her ilişki, sonsuza dek sürecek garantisi yoktur. Her eş, birliktelik süresince ilişkiyi canlı tutacak söz ve davranışlarda bulunmalıdır. Partnerler birbirine, ilk başlardaki gibi küçük jestler yapmalı, önemli günleri hatırlamalı, arada sırada dışarıda birlikte vakit geçirmelidir. Zaman zaman, rutini bozan küçük erotik sürpriz ve fanteziler ise cinsel isteği artırarak tekrar yakınlaşmayı sağlar.
Bir şekilde bir çözüm yolu bulun: Yapılan her şeye rağmen, çiftin arasına giren soğukluk giderilemiyor, bazı sorunlar çözülemiyorsa, kişiler inat etmekten vazgeçip ortak noktada buluşmalıdırlar.
Cinselliğin yaşanmadığı bir evliliği normal gibi görmek doğru bir çözüm sunmaz. Bu durum, eşlerden yalnızca birinin sorunu değil, çiftin ortak sorunudur. Sağlıklı bir iletişim kurabilmek için çaba harcanmalı, gerekiyorsa bir cinsel terapistten yardım alınmalıdır. Mutlu bir cinsel yaşamı yaşamayı istemek herkesin hakkıdır.
- Keşke bu kadar ertelemeseydik.
- Labioplasti ameliyatımı da sizde olmaya karar vermiştim.
- Okuyacak olan tüm bayanlara ışık ve cesaret olacak.
YorumlarSevgili Azer hocam, öncelikle iyiki varsınız iyi ki sizi tanımışım hayatımızda 12 yıl boyunca kaygılarımız oldu. Daha sonra sosyal medya üzerinden sizin paylaşımlarınızı takip etmeye başlad{...}
04.02.2024Muhterem Doktorum Azer HanımSizinle tanıştığım ve hekimim olduğunuz için çok mutluyum. İlk jinekolojik muayenemi sizde oldum. Tüm gerginliğimi ve tedirginliğimi kendinden emin duruşunuz ve {...}
08.01.2024Sevgili doktorum Azer Hanım, Biliyorum ki bu mektubum okuyacak olan tüm bayanlara ışık ve cesaret olacak. Yaşamış olduğum 3 normal doğum ve 1 kürtajdan ötürü vajinal genişleme ile oluşan {...}
01.12.2023