"Nasıl olsa benim cepte " diye düşünenlerdenseniz hemen vazgeçmelisiniz.
Aşkınızın ilk başlarındaki cicim ayları geçtikten sonra, birçok çift birbirlerine "Nasıl olsa benim" düşüncesiyle yaklaşma hatasına düşüyor. Birbirlerine alışmanın getirdiği umursamazlık ve özensizlik her ilişkiyi zamanla sıradanlığa sürüklüyor ve bu sıradanlık, taraflardan biri, "Beraberliğimizin bir anlamı kalmadı" diyene kadar sürüyor. İlişkiyi bir bebek gibi düşünmek lazım. Bebeğinize birkaç yıl bakıp sonra "Nasıl olsa kendi kendine büyüyor" deyip bir kenara mı bırakıyorsunuz? Tabi ki hayır o halde ilişkinize de böyle bakmalısınız.

Aşkınıza sahip çıkın ve her aşamasında aşkınıza emek vermeye hazır olun. Birbirinizle ilgilenin, birbirinizi özleyin, konuşun, fikirlerinizi paylasın ve sorunları büyüyüp çözümsüz hale gelmeden önce oturup tartışın. Kısacası, ikiniz de gayret gösterin, yorulun, terleyin.
Kızgın olduğunuzu düşünelim hem de çok... Sevdiğiniz erkekle birlikte oturmaya başladığınızdan beri alışveriş, yemek pişirme, çamaşır yıkama, evi toplama gibi işleri sizin yapacağınızı varsayıyor, üstelik sizin mesleğiniz de onunki kadar zorken... Peki, ne oldu da böyle birden bire değişti? Ne oldu biliyor musun? Toplumsal kadın ve erkek için biçilmiş rollere teslim oldunuz. Anne babalarımız ve toplumsal bilinç aracılığıyla farkına varmadan içselleştirdiğimiz "doğru kadın" ve "doğru erkek" rolleri, bir anlamda içimize işler ve duygusal ilişkilerimizde aniden ortaya çıkar. Siz çoğunlukla farkına varmadan içgüdüsel bir biçimde üzerinize düşen her işi yaparsınız ama onlar aslında her ikinizin de üzerine düşen işlerdir.
Ona ortak yaşadığınız evinizle ilgili görevler verin ve bu görevleri gerçekten üstlenmesini sağlayın. Markete uğramayı unutup eve mi geldi? Sakın ha nasıl olsa yapmıyor diye tekrar söylememezlik etmeyin, kalkıp markete gitmeyin, bırakın o gitsin. Mutfağı temizlemekte başarısız mı? Elinize bez alıp tekrar temizlemeyin. Bırakın bildiği kadarıyla temizlesin, ona motive edici cümleler kullanın. Önemli olan onun da evde birtakım sorumluluklarının olduğunu hissetmesi. Yoksa yaptığınız her iyilik hatta fedakarlık, bir süre sonra kaçınılmaz bir şekilde göreviniz haline gelebilir ve bu durumda sizi ilişkinizden soğutmaya başlar.
Uzun soluklu ilişkilerde seksin seyrekleşmesi normaldir. Fakat bunun rutine dönüşüp dönüşmemesi sizin ellerinizdedir. Sorunun temeli belki de şudur. Erkekler sekse ulaşmak için aşık oluyorlar. Kadınlarda aşka ulaşmak için seks yapıyorlar. Ancak sonuçta iki tarafında mahremiyete ve yakınlığa ihtiyacı vardır. Cinsel isteği canlı tutmak amacıyla bu ihtiyaçtan yola çıkılabilir.
Birbirinize yakınlık gösterin ama "iş" icabı sadece yatak odanızda değil yatak dışında da yakın olun. Hissettiklerinizi, sıkıntılarınızı, özlemlerinizi ve gününüzü paylaşın. Yatakta tek başınıza fantezi kurmak yerine birlikte fanteziler geliştirin ve eyleme geçirin. Böylece cinsel yaşamınız daha uzun süre canlılığını koruyabilir. Sakın cinselliği "Kim daha iyi sevişiyor?" gibi bir güç savaşına ve baskı aracı haline getirmeyin. Çünkü seks olimpiyatları düzenlenmiyor! Zaten düzenlense bile bu riske girmeyin.
Bazen geçmişteki bir ilişkinizin gölgesi şu anda ki mutlu aşkınızın üzerine düşebilir. "Yeni kişi doğru kişi mi? Y oksa benden hala vazgeçmeyen eskisine mi dönmeliyim?" gibi düşünceler güzel giden ilişkinizi bir süre sonra zehirlemeye başlar. Büyük bir ihtimalle yeni aşkınızın kahramanı bu kararsızlığınız hisseder, bu gidip gelmelerinizden sıkılır, hevesi kaçar ve ilişkinizi bitirir. Eğer eski sevgilinizle ilgili tereddütleriniz hala varsa size tavsiyem; onu unutun! Çünkü sonunu bildiğiniz roman tekrar okunmaz. Aynı suda iki kere yıkanılmaz. Kendinize ve yeni aşkınıza gerçekten bir şans verin.
Onu eskisiyle kıyaslamayın, yeni sevgilinizin olumlu özelliklerini fark edin ve keşfedin, bu daha heyecan verici değil mi? Bu arada eski sevgiliniz hala aramaya ve askıntı olmaya devam ediyorsa bu sizin için çok zor olsa da onunla görüşmeyi tamamen kesmelisiniz. Demek ki, sizinle henüz arkadaş olmaya hazır değil. Arkadaş kalmaya çalışmanız, yeni erkek/kız arkadaşınızı rahatsız edebilir.
Farklı insanlar farklı ilgi alanları, geleceğe yönelik bambaşka beklentiler, farklı hayaller ve birbiriyle alakasız bakış açıları çiftlerin çoğunlukla ayrılığına sebep olan faktörlerdir. Açıkçası zırlar birbirini tamamlamadıkça "Zıtlıklar birbirini çeker" cümlesi gerçekten doğru değildir. Tabi ki çifftlerin karakterleri aynı olmak zorunda değildir. Siz daha eğlenceli hayatı ciddiye almayan, neşeli ve dışa dönük olabilirsiniz, partnerinizde sakin, daha az konuşkan, daha az sosyal ve çekingen olabilir bu durum bir problem oluşturmayabilir. Ancak sizin ve partnerinizin hayata ve dünyaya bakışınız, beklentileriniz, zevkleriniz ve planlarınız gerçekte uyuşmuyorsa ilişkinizin geleceği pek parlak olmayabilir. Beraberliğinizi sürdürmeyi gerçekten istiyorsanız, o zaman onu olduğu gibi kabul edin ve sevgilinizi değiştirme fikrini unutun. Onu şu anki haliyle, hiçbir şekilde başka bir insan gibi olmasını istemeden ve beğenmediğiniz davranışlarından şikayet etmeden kabul etmelisiniz. O da sizi her halinizle kabul etmelidir. Bunu birlikte başarabilirseniz o zaman ilişkinizi uyumlu bir şekilde sürdürebilirsiniz.
- Kitabınız çok güzel ve öğretici.
- 42 yaşındayım ve şuan hiç olmadığı kadar özgüvenliyim.
- Hayatıma sihirli ellerinizle çok düzel dokundunuz.
YorumlarCanım hocam iyi ki bu kitabı yazmışsınız, videolarınızla cesaret alıp çözemediğim vajinismus problemini çözdüm. Ne kadar teşekkür etsem az kalır. Kitabınız çok güzel ve öğretici.{...}
07.10.2025Canım doktorum Azer hanım, herşeyden önce güler yüzünüz dünyalara bedel. Her kadın gibi jinekolojik muayeneye gelirken fazlasıyla gergindim ama beni öyle rahatlattınız ki hiç düşünmeden öne{...}
01.10.2025Sevgili Azer hocam, İyiki size tanımışım. Hayatıma sihirli ellerinizle çok düzel dokundunuz. 4 çocuk annesi olarak büyük oradan deformansyon geçirmiştim ama şuan güzelleşmek eni çok mutlu v{...}
10.09.2025