Mübarek Ramazan ayı kutlu olsun afiyetlere vesile olsun. Gerek manevi gerekse fiziksel manada bedenimizin, ruhumuzun, dilimizin ve davranışlarımızın daha iyi, daha güzel, daha anlamlı olduğu gerçek manada arınabildiğimiz bir ramazan olsun diliyorum.
Meslek hayatımda; sizlerden, gebelerden çok gelen bir soruyu ve merak edilen bir konuyu bu yazımda anlatmaya çalışacağım.
Gebelikte oruç tutulur mu? sorusuna her hekimin farklı bir yaklaşımı olabiliyor. Tutulan aya coğrafi bölgeye hamilenin gebelik haftasına kaçıncı gebelik olup olmadığına bebeğin kilosuna hamilenin ek başka sağlık sorununa göre de cevap farklı olabiliyor. Aslında biz hekimler bu soruya cevap vermeyi de pek sevmiyoruz. Bazen tutamazsınız diye kestirip atabiliyoruz. Bazen de cevap vermekten kaçınıyoruz.
Hekimler ve din adamları gebelikte oruç tutulurmu soruna çok muhatap olabiliyor ve soruyu cevaplamak noktasında çekingen davranabiliyoruz.
Çünkü soru zor, hem her gebeye ve emzirenlerin tamamına genelleştirebilecek bir soru değildir hem de gebe ve emziren annenin tıbbi durumunda farklılıklar bulunabilir.
Sizlere gerek hekim kimliğim gerek bilimsel yönüm, gerekse de bu coğrafyada yaşayan bir insan olarak her pencereden bilimsel yayınları refarans sunarak, bilimsel ve dini bakış açısından persfpektifleri anlatmaya çalışacağım.
Tıbben bilimsel bakış açısından hamileler oruç tutabilir mi? konusunda dünyada yapılmış çok sayıda bilimsel çalışmalar var. Yaz aylarına denk düşen ve 16-17 saat açlığa ve susuzluğa denk gelen ramazan aylarında bu sorunu cevabı daha ehemmiyetli hale geliyor. Bu kadar uzun süre gebenin aç ve susuz kalmasının hem anne hem karnındaki bebeği için olumsuz olabileceği düşünülür. Böyle yaz aylarına denk gelen gebeler çalışmaya alınmış. Oruç tutan ve tutmayan hamileler karşılaştırılarak araştırılmış. Genel anlamda derlediğim, bilimsel literatürden varılan sonuçlar şu yönde;
Gerçekte gebelikte açlık konusu hala bilimsel literatürde tartışmalı bir konudur, Yapılan çalışmalar çok sayıda olmasına rağmen veriler farklı ve sonuçlar kısıtlıdır. Bilimsel olarak araştırmaların sonuçları birbirine benzememektedir. Çalışmalar farklı aylarda olduğu için, oruç tutulan aylarda farklı olduğu için sonuçlar birbiriyle tutarlı değildir. Ayrıca yapılan çalışmalarda vaka sayıları nispeten az olduğu için daha çok tutarlı çalışmalara ihtiyaç vardır.
Genel kural olarak gebelikte sağlıklı beslenmenin önemi biliyorsunuz. Gebelikte sağlıklı olmayan beslenmenin, bebeğin hem anne karnındaki gelişimini hem de doğduktan sonra ileri yıllarda yaşam boyu olumsuz etkileri olabileceğini açık gerçeklikle çok iyi biliyoruz. Ayrıca oruç tuttuğumuz Ramazan ayında yemek alışkanlıklarımızda değişiyor. Zaman zaman istemesek te kilo verdiğimizi biliyoruz. Eğer hamileyken ramazanda oruç tutarken iyi beslenmesek acaba bebeğimiz etkilenecek mi? Diye sıklıkla bu soruları aklımızdan geçirebiliyoruz. Sağlıklı beslenme isteğiniz, bebeğinizin endişe içinde iyi olmasını isteğiniz, ama buna rağmen inançlarımızdan dolayı illa oruç tutma isteğiniz hiç bitmiyordu.
Tüm bu istekler bu konuya olan merakı daha da artırıyor. Oruç tuttuğumuz zaman açlık döneminde kadınların aklındaki temel kaygılar nelerdir? Bebeğim düşer mi? Bebeğimin Kilosu ne olur? Bebeğim zayıflar mı? Bebeğimin karnımda ölme riski var mı? Varsa fazla mı? Bütün bu kafanızdaki soruları size bilimsel perspektiften kısaca anlatmak istiyorum. Bilimsel verilere bakmadan önce Diyanet Kurulu Başkanının açıklaması özellikle burada hatırlatmak istiyorum.
Ramazan orucunu tutmamak için geçerli mazeretler; gebelik yani gebelik döneminde oruç tutmaktan muaf gebeler ancak daha sonra kazasını tutmak kaydıyla. Ancak yine de bazı gebelerimiz kendilerini inançlarından dolayı zorunlu hissediyorlar. Dini boyutta konuyu bilmelerine rağmen özellikle bize dönüyorlar. Oruç tutmamın herhangi bir sıkıntısı olur mu?
Diye bize soruyorlar. Biz hekimlerinde birçoğu şunu söylüyor. ‘’Herhangi bir sağlık probleminiz varsa ve kendinizi rahatsız hissediyorsanız tutmayın’’ diyoruz.
Geniş çaplı dünyada 5-6 tane bilimsel araştırma var. Araştırmalar tansiyonu olan, şeker hastalığı olan, bebeğinde gelişme geriliği olan veya bebeğinde başka herhangi bir problem olan gebeler araştırma dışında bırakılmıştır. Ülkemizde yapılmış bir çalışmada, İstanbul ve Diyarbakır’daki gebelerden 83 tane oruç tutan ve tutmayanları karşılaştırmışlar. Çalışma yaz aylarında yapılmış. O zaman bilimsel olarak buldukları sonuç o dönemdeki oruçlarda yaz sezonunda bebeklerde gelişme geriliği ve özellikle bebeğin suyunda azalma görülmüş ve bu sebepten ‘’ Oruç tutulmaması daha iyi olur’’ gibi çalışma sonunun da çalışmayı yapan yazarlar tarafından bir yorum getirilmiştir.
İngiltere’de yapılmış 31.374 kişinin oluşturduğu derleme çalışmasının sonuçları açıklanmıştır. Sonuçlarına baktığımızda orucun bebeğin erken doğumunu başlatmadığı ve düşük doğum ağırlığına sebep olmadığı görülmüştür. Ancak bebeğin plesantasının yani eşinin kilosu düşük bulunmuştur. Yani bebeğin beslenmesi ile ilgili bir sıkıntı olabileceği kanaati oluşmuştur.
Ramazan orucunun özellikle yine önemli bir çalışmasında yine oruç tutan annelerin bebeklerin kilosunun tutmayan gebelere göre daha az olduğu gözlenmiştir. Buradaki çalışmada bazı anneler işte ilk üç ay tutuyor, bazıları ikinci üç ayında (14-28 hafta arası) bazıları sadece 2 ile 5 gün tutuyor kimide otuz gün boyunca oruç tutuyor. Yani bir standart yok. Bu çalışmaya genel olarak baktığımızda Toplamda ilk 3 ay çalışma grubunun %35’i hiç oruç tutmamış.
Yapılan bir başka çalışma diyor ki; ilk üç ayda (14 haftaya kadar) oruç tutanlar da bebeklerin kilosu daha düşük oluyor ve bebekler daha çok etkileniyor. O yüzden bilimsel makalelere baktığımızda ilk üç ayda oruç tutmanın biraz daha bebeği etkilediği görebiliyoruz. O yüzden bu satırları okuyan siz değerli okuyucum hamileliğin ilk üç ayında bebeğinizin sağlığı açısından oruç tutulmasını önermiyoruz.
Başka bir önemli bir çalışma orucun bebekte herhangi bir olumsuz etki yapmayacağı söyleniyor. Herhangi bir gelişme sıkıntı yaratmayacağı söyleniyor. Ama bu çalışmanın birkaç handikabı var ki o da güven noktasında bizde olumsuz izlenimi veriyor. Çünkü çalışmada kaç gün tutulduğu, arayla tutulup tutulmadığı ve gebenin gebelik haftası belirtilmemiş. Başka bir çalışma ilk üç ay tutmayın deniyor çalışma ilk üç ayda çünkü zaten gebenin beslenmesi çok kolay olmuyor.
2017’de yapılan bir başka çalışmada, oruç tutan gebelerin tutmayanlara göre daha az enerji aldığı, makro besileri eksik aldığı, suyu eksik aldığı görülmüştür. Bu durumunda bebek kilosunun düşük olabileceği, gelişiminde problem olabileceği söylenmiştir. Toparlayacak olursak; oruç özellikle illa tutulmak isteniyorsa 14- 28. Haftalar arası tutulabileceği söyleniyor. Bu kararınızı da mutlaka doktorunuzun onaylaması gerekiyor. Ayrıca sizin ek bir sağlık probleminizin olmaması gerekiyor.
Gebeliğin gidişatının ve bebeğinizde de ek hiçbir problem olmaması gerekiyor. Oruç tutulacaksa hekim tarafından daha yakından izlenmesi gerekiyor. Daha sık kontrollerinize gitmeniz ve yaptırmanız gerekiyor. Bebeğin suyuna, kilosuna, gelişimine, kafa çevresine, bacak gelişmesine ve bütün vücuduna çok yakından bakılıp takip edilmesi gerekiyor. O anlamda eğer oruç tutacaksanız bu şekilde doktor gözetiminde kalmalısınız. Ama onun dışında oruç tutmak genel olarak bebeğinizin kilosunun bir miktar az olacağını gösteriyor. Sevgili anne adayları ve gebeler oruç tutup tutmamaya bu yazdığım bilimsel veriler eşliğinde okuyarak en doğru kararı vereceğinizi düşünüyorum.
Uzun süreli açlık ve susuzluk hamilelerde özellikle metabolik manada olumsuz sonuçlar ortaya çıkarabiliyor. Bunlar;
Açlığa bağlı annenin bedeninde meydana gelen değişiklikler;
Susuz kalmaya bağlı annenin bedeninde meydana gelen değişiklikler;
Uzun süreli açlık ve susuzluğun annenin karnındaki bebeği etkilenmesine bağlı olumsuz sonuçları vardır. Bebeğin anne karnında iyilik halini değerlendirdiğimiz bazı testler vardır. Bu testlere bakarak bebeğinizin iyi olup olmadığını değerlendiririz. Uzun süreli açlık ve susuzluk bu testlerde bozulmalara yol açıyor. Bu testler:
Hamilelerin vücudunda uzun süreli açlık durumlarına karşı, bebeği korumaya yönelik bazı savunma mekanizmaları vardır. Bu anne karnındaki bebeği koruyan anne bedeninin mucizelerinden birisidir. Beden bebeği korumaya alır ve tüm olumsuzluklara karşı savunma sistemini devreye sokar. Ama bu bebeğin koruması durumu annenin aleyhine işler. Annenin vücudundaki kanı, bebeğin beslenmesi için gereken maddeleri ve oksijeni, bebeğe gitmesi için bebeğin plesantasına yönlendirir. Bunu annenin diğer organlarından kan çekerek yani annenin organlarına giden kan akımını azaltarak yapar. Bunun sonucu olarak da, anne adayında bazı sorunlar ortaya çıkar. Bu sorunlar:
Öte taraftan oruç tutan hamilenin karnındaki bebekte hayatta kalabilmek adına kendisi, plasenta yoluyla, rahimden gelen kanın azalmasına bağlı olarak, kendini korumak ve bu kısıtlı kanı tasarruflu kullanabilmek için bazı savunmalar geliştirir. Yani siz oruç tutarken her şeyden habersiz içinizde çok farklı olaylar cerayan ediyor. Bunlar;
Emzirme döneminin bebek doğduktan sonraki ilk 6 ayı bebek sadece anne sütüyle beslenir. 6. Aydan itibaren azda olsa ek gıdaya başlanır. Bebek 1 yaşına geldiğinden ek gıda miktarı artar ve gündüz öğünlerinin büyük bir kısmında ek gıda alır. Sadece akşamları, ya da gün içinde az miktarlarda emzirilir. Bu söylediğim normal koşullarda olan bebek için doğal bir rutindir. Her bebeğin durumu bireysel farklılıklar gösterebilir. Yani bebeğin beslenmesinde büyük rol olan anne sütüyle beslenme olduğunda bebeğin ayı ve yaşı da önemlidir.
Emzirme döneminde annelerin oruç tutması, süt yapımı devam ettireceği için, bebeğe zarar vermez. Annenin oruç tuttuğunda aldığı kalorinin azalması, süt miktarını etkilemez. Bu durumda anne vücudu, kısıtlı aldığı kaloriyi organları dinlenmeye alarak, enerji kullanımını bedende dengelemeye çalışır.
Çalışmalarda emziren annenin 24 saate kadar açlık yaşaması durumunda, sütün miktarını veya beslenme değerini değiştirmediği görülmüştür. Ama sevgili anne, sen vücudunda, açlığın yarattığı halsizlik, baş dönmesi, yorgunluk, tansiyon düşmesi ve sersemlik gibi bulgularını hissedersen, oruç tutmaman senin sağlığın açısından doğru olacaktır. Açılığa dayanabiliyorsan ve yukarda bahsettiğim semptomlar olmuyorsa, üretilen süt miktarı ve sütün besin değeri açısından bir değişiklik olmayacağı için, gönül rahatlığı ile orucunu tutabilirsin, bebeğin oruçtan olumsuz etkilenmez.
Emzirme döneminde, çok az gıda ve kalori alıp, kilo veren annelerin sütün yağ içeriği değişmektedir buna mukabil ama üretilen süt miktarı etkilenmemektedir. Süt için gerekli olan yağı, annedeki depolardan çekerek, süt üretimi normal miktarda devam ettirilmeye çalışılır.
Yapılan çalışmalarda, ramazan döneminde oruç tutan annelerin, bebeklerinin, kilo alımları ve büyüme hızlarında bir değişiklik görülmemiştir. Bedeniniz ve bebeğiniz sizin değişebilecek beslenmenize önceden hazırlıklıdır.
Emzirme döneminde, oruç tutulduğunda rahatsızlık hissettiren belirtiler, hamilelik dönemindeki belirtilerle genellikle aynı olmaktadır. Emziren anne oruç tutmayı devam ettiremiyorsa dayanamıyorsa halsizlik, yorgunluk, uyku hali, hipoglisemi, tansiyon düşüklüğü, baş dönmesi ve baş ağrısı vb. semptomlardan birini veya birkaçını yaşıyorsa, oruç tutmayıp, kaza etmesi sağlılğı açısından daha uygun olacaktır.
Yapılan çalışmalarda, oruç tutan emziren annelerde kalsiyum, magnezyum, çinko gibi elementlerin anne sütündeki miktarı az bulunmuştur. O nedenle de bu elementler iftar-sahur arası bu elementlerden zengin gıdaları tüketerek kapatılmaya çalışılmalıdır.
Bebeğinizin yeterli süt alıp almadığından endişe ediyorsanız şu belirtileri takip ederek anlayabilirsiniz;
Referanslar: http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/?Term=ramadan+fasting+and+pregnancy
Ben tabi ki bir din alimi değilim ve onlara ulaşarak gerçek bilgilere erişebilirsiniz. Bu konuda sizlere kendi araştırmalarımın neticesinde ulaştığım sonuçları yazacağım.
Bakara, 2/185
“(O sayılı günler),insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur’an’ın kendisinde indirildiği Ramazan ayıdır. Öyle ise içinizden kim bu aya ulaşırsa, onu oruçla geçirsin. Kim de hasta veya yolcu olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutsun. Allah, size kolaylık diler, zorluk dilemez. Bu da sayıyı tamamlamanız ve hidayete ulaştırmasına karşılık Allah’ı yüceltmeniz ve şükretmeniz içindir.” (Diyanet işleri Kur’an-ı Kerim meali)
Kur’an-ı Kerim
Bakara, 2/184
“Oruç, sayılı günlerdedir. Sizden kim hasta ya da yolculukta olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutar. Oruca gücü yetmeyenler ise bir yoksul doyumu fidye verir. Bununla birlikte, gönülden kim bir iyilik yaparsa (mesela fidyeyi fazla verirse) o kendisi için daha hayırlıdır. Eğer bilirseniz, oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır.” (Diyanet işleri Kur’an-ı Kerim meali)
Diyanet İşleri Yüksel kurul Başkanlığı
Soru: “Hangi hâllerde Ramazan Ayında oruç tutulmayabilir?”
Cevap: İslam dini, kişileri, güçleri nispetinde sorumlu tutmuş, güçlerini aşan veya sıkıntıya yol açan durumlarda kolaylaştırıcı hükümler getirmiştir. Aşağıdaki mazeretlere sahip kimselerin Ramazanda oruç tutmakla yükümlü olmayıp daha sonra kaza etmelerine veya yerine fidye vermelerine ruhsat tanınmıştır:
Oruç tutmaları kendilerine veya çocuklarına zarar vermesi hâlinde, hamile kadınlar oruçlarını tutmayabilirler. Emzikli kadınlar da, sütlerinin kesilmesi ve çocuklarının zarar görebileceği durumlarda oruç tutmayabilirler. Hz. Peygamber buna müsaade etmiştir (Nesâî, “Sıyam”, 50-51).
Referanslar: “Din İşleri Yüksek Kurulu Kararı: 30.06.2010/66”
Bilimsel açıdan baktığımızda; 17 saate varan açlık ve susuzluk, hamilelerde, vücudun kendini korumaya ve savunmaya aldığı ciddi bir durum oluşturur. Bu durum, 9 saati geçen açlık durumunda bedende oluşur. 9 saatten daha kısa süreli açlık ve susuzluk durumunda vücut altta yatan başka bir hastalık yoksa, durumu kolaylıkla tolere eder. Sağlıklı bir anne adayında, 9 saati geçen açlık ve susuzluk, yukarıda anlattığım olumsuz sonuçlara yol açabilir. Özellikle bilinen bir hastalığı olan (tansiyon yüksekliği, böbrek hastalığı, diyabet, hipotansiyon, tiroid hastalığı vs.) hamilelerde oruç tutmak, vücudu çok daha fazla zorlar, hem anne hem bebekte çok daha kötü sonuçlara ve geri dönüşü mümkün olamayan durumlara sebep olabilir.
Emzirme döneminde oruç tutunca, açlık süt miktarını 24 saate kadar değiştirmeyeceği için, bebeğe de bir zarar vermez. Ancak, tıpkı hamilelik süresince olduğu gibi, emzirme döneminde de dinimiz, hastalık, yolculuk gibi orucun, daha sonradan kaza edilebileceği durumlar arasında sayıldığı için kaza edebilirsiniz.
Vücudunuz size göre bir sıkıntı yaşamıyor ya da bir rahatsızlık size hissettirmiyorsa ve tüm bu sıkıntıları yaşamıyorsanız. Yani başka bir deyimle “hiç zorlanmadan orucu tutabiliyorsanız” oruç tutabilirsiniz. Bu sizin kararınız elbette ki, amma velakin dinimizin verdiği kolaylıklardan, ruhsatlardan olan kaza edebilmek size sunulmuşken; hamilelik için uzun süren oruç dönemlerinde özellikle yaz aylarında oruç tutulmaması bilimsel açıdan ve tıbbi bakış açısından daha uygundur.
Emzirme döneminde ise tutabiliyorsanız tutabilirsiniz. Bebeğiniz nispeten zarar görme olasılığı düşüktür. Hamilelik dönemine kıyas ettiğimizde oruç tutma konusunda daha rahat davranabilirsiniz. Hamilelikte olduğu gibi emziren annelerde de özellikle bu kadar uzun süren veya yaz aylarına gelen ramazanlarda, zorlanma durumunda orucu kaza etme ruhsatınız ve hakkınız olduğunu unutmayınız.
Son olarak;
Dinimiz İslam, kolaylık dinidir. Asla zorluğun ve aşırılığın dinimizde yeri yoktur. İnsanları gücü nispetinde sorumlu tutar. Bu konudaki ayetler gayet açık ve nettir.
Maide, 5/6
“…Allah size güçlük çıkarmak istemez…”
Bakara, 2/185
“…Allah, size kolaylık diler, zorluk dilemez…”
Hadislerde;
Buhari Sahih, İlim b,11
“Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız; müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz.”
Nesai, İman, 28
“Muhakkak ki din kolaylıktır.”
Sevgili anne adayları ve emziren anneler yine de oruç tutmak istiyorsanız da şu noktalara dikkat etmelisiniz:
Bu kadar uzun uzun yazdım bilimsel makaleler eşliğinde kafanızdaki sorulara ışık tutmaya çalıştım. Yazımı sonuna kadar okuduysan artık bu konuda daha doğru ve net karar verebileceğini düşünüyorum. Tekrardan hayırlı ramazanlar diliyorum. Rabbim nice ramazanları, huzurla, sağlıkla, mutlulukla ve sevdiklerimizle karşılamayı hepimize nasip etsin.
- Keşke bu kadar ertelemeseydik.
- Labioplasti ameliyatımı da sizde olmaya karar vermiştim.
- Okuyacak olan tüm bayanlara ışık ve cesaret olacak.
YorumlarSevgili Azer hocam, öncelikle iyiki varsınız iyi ki sizi tanımışım hayatımızda 12 yıl boyunca kaygılarımız oldu. Daha sonra sosyal medya üzerinden sizin paylaşımlarınızı takip etmeye başlad{...}
04.02.2024Muhterem Doktorum Azer HanımSizinle tanıştığım ve hekimim olduğunuz için çok mutluyum. İlk jinekolojik muayenemi sizde oldum. Tüm gerginliğimi ve tedirginliğimi kendinden emin duruşunuz ve {...}
08.01.2024Sevgili doktorum Azer Hanım, Biliyorum ki bu mektubum okuyacak olan tüm bayanlara ışık ve cesaret olacak. Yaşamış olduğum 3 normal doğum ve 1 kürtajdan ötürü vajinal genişleme ile oluşan {...}
01.12.2023